Genel Bilgi
29 Ekim 1914 Erzurum’da dini bir bayram arifesi. 3'üncü Ordunun her yerinde neşe var. Ertesi günkü bayram için hazırlıklar yapılıyor. Mehmetçik keyifli.
Fakat ansızın bu sevincin yerini heyecan alıyor, bütün telgrafhanelerden şu haber yayınlanıyor;
“Karadeniz Boğazı açıklarında Osmanlı - Alman Donanmasıyla Rus Donanması çarpıştı. Ruslardan bir gambot ve bir torpil gemisi batmıştır. Osmanlıların hiç zayiatı yoktur.”
Bunun üzerine 3'üncü Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa derhal “ Alarm ” veriyor. Bayramlaşma yarım kalıyor. Subay-Astsubay birliklerine katılıyor.
Öncelikle İstanbul’dan “İhtiyatlı davranılması” emrediliyor. Böylelikle büyük ve korkunç macera başlıyor.
01 Kasım 1914 tarihinde Rus Birlikleri, sabah 04.30’dan itibaren Türk Hudutlarını geçiyor, Köprüköy’e dayanıyor. Hasan İzzet Paşa, Erzurum Bölgesinde savunmaya karar veriyor. Ancak, Başkomutanlık derhal taarruz emrini veriyor. Arada çelişki var, fakat emir emirdir. Hasan İzzet Paşa’nın savunarak kış geçirme fikri ortadan kalkıyor. Taarruz başlıyor, Köprüköy hattında tutunuluyor.
İşte bu muharebeler tarihe, “1'inci Köprüköy Muharebeleri” olarak geçer.
Kroki: 1'inci Köprüköy Muharebesi
Sonra cephede yeniden taarruza karar veriliyor ve yeniden taarruz başlıyor. Yer yer üstünlük sağlanıyor, gene de kesin sonuç yok. Hatta bir ara Ruslar kaybettiklerini sanıp çekilmeye başlıyorlar. İşte bu an Rusların imhası için kaçan ilk fırsattır. Zira bizde aynı şeyi yani "kaybettiğimizi" sanıyoruz.
Enver Paşa tarihe “2'nci Köprüköy Muharebeleri” olarak geçen bu harekâtı tam anlamıyla bir zafer olarak ele alıyor. Madalyalar, takdirler, taltifler yağıyor. Fakat soğuk kendini hissettiriyor, donmalar başlıyor.
Fotoğraf: II. Nikolay'ın cepheyi teftişi
Kroki: 2'nci Köprüköy Muharebesi
Fakat Enver Paşa gecikmeksizin taarruz emrini veriyor. Hasan İzzet Paşa, Fevzi Paşa’nın da yardımıyla; “Kışın geçmesini beklenmesini, yazın taarruz ederek Rus Ordusunun yok edilebileceğini” söylüyor ve ısrar ediyor.
İşte bunun üzerine Başkumandan Vekili Enver, Erzurum’a geliyor, emir komutayı derhal devralıyor ve hatta akademideyken hocası olan İzzet Paşa’ya; “Eğer hocam olmasaydınız, sizi idam ettirirdim” dediği söylenmektedir. Ahmet Fevzi Paşa da emekliye ayrılmıştır. Fevzi Paşa buna çok üzülmüş ve Erzurum Ilıca civarında cepheye intikal etmekte olan bir Türk birliğiyle karşılaşmıştır. Bu değerli komutanlarının geriye gittiğini gören subaylar çevresini sarmışlar ve hatırını sormuşlar, sonunda Ahmet Fevzi Paşa gözleri yaşlı olarak gerilere doğru hareket ederken; cepheye doğru hareket eden subaylara “Haydi erkekler harbe, kadınlar evlerine!” diyerek üzüntüsünü dile getirmiştir.
Bu arada 10'uncu Kolordu Komutanı Ziya Paşa da emekliye ayrılmış, yerine Enver Paşa’nın arkadaşı Albay Hafız Hakkı Bey atanmıştı. Yani bütün kademelere Enver Paşa bizzat ve şahsen tanıdıklarını atıyor, rütbe ve kıdem gözetmeksizin, “gençleştirme” adı altında birçok tecrübeli komutanları ya emeklilik, ya da istifa yoluyla ordudan ayırıyordu, kimseye güvenmiyordu.
Daha henüz kuşatma manevrası başlamadan 3'üncü Ordu 9.000 ölü ve yaralı, 300 esir, 2.800 firar vermişti. Lojistik zorluklar şimdiden kendini göstermeye başlamıştı. İstanbul’da sıcak odada hazırlanan planlar artık uygulanmaya başlayacaktı.
Tablo: Tipide intikal
Sunulan plana göre harekât 19 Aralık 1914’te, soğukların korkunç bir hal almasıyla birlikte başladı. 22 Aralık 1914’e kadar büyük gelişmeler olmadı. Henüz düşman ortada yoktu.
|